Yemek programları obez yaptı

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Neredeyse her kanalda yemekle ilgili bir program bulunduğuna işaret eden Türk Gastroenteroloji Derneği Lideri Prof. Dr. Mehmet Cindoruk, ekrandaki görsellerin şişmanlığı tetiklediğini belirterek “Dünya şampiyonu olduğumuz çok az bahisten biri obezite. Bu bahiste ABD ile yarışıyoruz. Türk toplumunun yüzde 30’u obez. Obezitenin artışında birçok faktör var. Bunlardan biri de kanallardaki iştah açan yemek programları” dedi.

Türk Gastroenteroloji Derneği (TGD) tarafından düzenlenen 41. Ulusal Gastroenteroloji Haftası münasebetiyle Antalya’da konuştuğumuz Dernek Lideri Prof. Dr. Mehmet Cindoruk, obezitenin global bir sıhhat sorunu olduğunu söyledi.

SOKAK LEZZETLERİ BÜYÜK RİSK

ABD’de ve Türkiye’de yemek programlarının çok izlendiğini aktaran Prof. Dr. Cindoruk “Akşam programda ne yapıldıysa sonraki gün o yiyeceklerin siparişinde artış olduğunu gösteren istatistikler var. Beşerler gördüğünden çok etkileniyor. Öte yandan dışarıdan yemek sipariş seçenekleri de son yıllarda çok arttı. Daha çok çalışan bireyler konutta yemek yapmaktansa dışarıdan yağlı ve yüksek kalorili yiyecekleri sipariş ediliyor. Fast food denilince yalnızca akla hamburger patates gelmesin. Süratli yemek kültürü yöresel lezzetlerini de etkiledi. Dürüm, lahmacun, tantuni, kebap üzere yiyecekler de süratli siparişlerle meskene, iş yerine, okula ulaştırılıyor. Üstelik bunlara kalorili yiyeceklerden uzak durmamız gereken gece yarısı üzere saatlerde de ulaşmak mümkün oluyor. Bir öbür mevzu da yeni yapılardaki açık mutfaklar. Mutfak göz önünde olduğu için, salonda televizyon izlerken bile aklınızdan yemek çıkmıyor” dedi.

Uluslararası halk sağlığı dergisi BMJ Public Health’te yayınlanan bir araştırma paket servis siparişi vermek için yemek dağıtım uygulamalarını kullananlarda obezite riskinin yüzde 84 daha yüksek olduğu gösterdi.

SİROZ HADİSELERİ ARTTI

Obezitenin imaj sorunu birçok hastalığı içinde barındıran kompleks bir hastalık olduğunu söz eden Prof. Dr. Cindoruk “Obezite ile bedende artan yağ damarların içini, kalbi, karaciğeri, pankreası yani bedenin her noktasını kaplıyor. Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması olayları çok arttı. Bunun sebebi obezite. Karaciğer yağlanması siroza oradan da karaciğer kanserine kadar gidiyor. Ayrıyeten pankreasın yağlanması diyabet hadiselerini ve pankreas kanseri hadiselerini artırıyor” diye konuştu.

KARBONHİDRATI FAZLA TÜKETMEYE BAŞLADIK

Sebze ve meyve fiyatlarının yüksek oluşu sebebiyle toplumun kolay karbonhidratların tüketimine yöneldiğini aktaran Prof. Dr. Cindoruk, bunun yanında toplumun çok büyük bir çoğunluğunun antrenman yapmadığına dikkat çekti. Geç saatlere kadar toplumsal medya ve kitle bağlantı araçlarının kullanılmasının uykusuz bıraktığına da işaret eden Prof. Dr. Cindoruk “Az uyku da çok uyku da obeziteye sebep olur. Ayrıyeten günlük hayat, gerilim faktörlerini artırıyor. Bireyler gerilimle baş edebilmek için ‘duygusal yeme’ sorunu yaşıyorlar. Duygusal yeme daha çok yağlı, şekerli ve hamurlu yiyeceklere yöneltiyor” diye konuştu.

OBEZİTEYİ ÖNLEMEK İÇİN ADIM ATALIM

Obeziteyle topyekün bir savaş başlatılması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Cindoruk; kamu, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve toplum bir ortaya gelerek gayret etmesi gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Cindoruk “Obezite kanser kadar tehlikeli bir hastalık. Önlemek için bir adım atılmalı” dedi.

“BATI STİLİ BESLENME, BAĞIRSAĞA DÜŞMAN”

Karın ağrısı, kronik ishal, kanlı dışkılama, halsizlik, iştahsızlık ve kilo kaybı üzere belirtilerle kendini gösteren inflamatuvar bağırsak hastalıklarının giderek arttığını söyleyen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Gastroenteroloji ABD Öğretim Üyesi ve Kongre Lideri Prof. Dr. Aykut Ferhat Çelik “Bu hastalığın sebebini tam olarak bilinmiyor, lakin oluşumunda genetik ve etrafla ilgili faktörler rol oynuyor. Etrafta artık çok fazla toksin var. Toksinler ve mikroplastikler Antartika’ya kadar yayılmış durumda. Biz bunları tükettiğimiz vakit, beden bunları düşman olarak görüyor ve tepki gösteriyor. Bağırsaklarda bir iltihaplanma başlıyor. Batı usulü beslenme, yüksek oranda işlenmiş besinler, endüstriyel kirlilik ve toksinlere maruz kalma, sigara, kronik gerilim üzere etrafla ilgili faktörler bağışıklık sisteminin istikrarını bozarak hem hastalığın ortaya çıkmasında hem de şiddetinde tesirli oluyor” dedi.

ZİYNETİ KOCABIYIK