Reflüde Endoskopiyi İhmal Etmeyin!
|Çocukluktan itibaren görülebilen reflü en yaygın hastalıklar arasında yer alıyor. Özellikle yanlış beslenmenin reflüyü tetiklediğine değinen uzmanlar, belirtilerinin de pek çok farklı hastalıkla karıştırabileceğini vurguluyor. Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kar mide çıkışında tümör, ülser, mide kanseri gibi hastalıkların da reflüye benzer belirtiler verebildiğini belirterek, mide içerisinde ciddi bir problem olmadığından emin olmak için reflü hastalarının mutlaka endoskopi yaptırmaları gerektiğine dikkat çekti.
Reflü hastalığının nasıl oluÅŸtuÄŸuna deÄŸinen Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kar, ‘Reflü mide içinde asidin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Geri kaçan asit yemek borusunda ve çevresinde birtakım tahribatlara neden olur ve buna baÄŸlı ÅŸikayetler ortaya çıkar. Reflüde pek çok ÅŸikayeti bir arada da görebiliriz bu ÅŸikayetlerden sadece birini ya da birkaç tanesini de görebiliriz. BaÅŸlıca ÅŸikayetler göğüs aÄŸrısı, göğüs yanması, aÄŸza acı su gelmesi, göğüste sıkışma ve baskı hissi, ses kısıklığı, gıcık tarzında kronik öksürük, sırtın ortasına doÄŸru vuran aÄŸrı ÅŸeklinde görülebilir. Reflü gecenin bir vakti çok hızlı bir ÅŸekilde gelen göğüs aÄŸrısı ile de belirti verdiÄŸi ve dönem dönem kalpte ritm bozukluÄŸuna da neden olabildiÄŸi için kalp krizi ile karıştırılabilir. Bu yüzden acil servislere göğüs aÄŸrısı ile baÅŸvuran kalp dışı en önemli sebepler arasında gösteriliyor. Bu açıdan göğüs aÄŸrısı ile gelen bu hastaların reflü açısından da mutlaka deÄŸerlendirilmesi gerekiyor.’ dedi.
EN AZ BİR KERE ENDOSKOPİ YAPTIRMAK ŞART
Zaman zaman mide tümörleri ya da kanserlerinin de reflüye benzer belirtiler verdiÄŸine dikkat çeken Kar, ‘Reflü hastalarında atlanmaması gereken en önemli tetkik endoskopidir. Çünkü mide çıkışında tümör, ülser, mide kanseri gibi hastalıklar da reflüye benzer belirtiler verebiliyor. Endoskopi ile mide içerisinde ciddi bir problem olmadığından emin olmak gerekiyor. Åžikayetlerin ciddi bir probleme baÄŸlı olmadığını tespit ettikten sonra bir daha endoskopi yapmaya gerek kalmamaktadır. Yemek borusun iç kısmında hücresel deÄŸiÅŸiklikler saptanmış bazı hastalarda endoskopiler öneriyoruz ama rutinde çok fazla gerek kalmıyor.’ ifadelerini kullandı.
STRES, ÇAY, KAHVE, HAREKETSİZ YAŞAM REFLÜYÜ TETİKLER
Yanlış beslenmenin reflü üzerindeki olumsuz etkisine deÄŸinen Fatih Kar, ‘Reflü stresli iÅŸlerde çalışanlar, yoÄŸun kahve çay tüketimi olanlar, sigara kullananlar, egzersiz yapmayanlar ve geç saatlerde yemek yeme alışkanlığı olanları daha çok tehdit ediyor. Midede reflüyü tetikleyebilecek gıdalar arasında çiÄŸ salata, soÄŸan, sarımsak, acı pul biber, turÅŸu, portakal, greyfurt var. Bunların özellikle geç saatlerde tüketilmelerini reflü hastalarına kesinlikle önermiyoruz. Öte yandan, reflü hastalarında gece uyku ÅŸekli de çok önemli. KiÅŸi uyuduÄŸu zaman aldığı yatay pozisyon yemek borusu ile mide arasındaki açının düzleÅŸmesine neden olur. Uyku esnasında ayrıca mide asidinin salgılanması daha fazla görülmektedir. Bu yüzden reflü problemleri genelde gece daha da ÅŸiddetlenmektedir. Bunun için hastanın kendine uygun bir yatış pozisyonu belirlemesi gerekmektedir. Reflü yastığı kullanarak ya da yatağın baÅŸ kısmını kaldırarak hastanın belden yukarısını hafif dikey pozisyona getirmesi onun geceyi rahat geçirmesini saÄŸlayacaktır. Bu önlemleri alarak ve kendisine verilecek diyet programı dahilinde hareket edip sporu da alışkanlık haline getirerek reflüyü atlatmak mümkün. Reflü diyet ve bunun dışında saydığım önlemlerle geçmiyorsa ve ciddi problemler devam ediyorsa medikal tedavi önerilir. Medikal tedavi ÅŸikayetleri hafifletiyor çünkü mide içindeki asiti su kıvamına döndürüyor. Geri kaçma devam etse bile sıvının içeriÄŸi yakıcı olmadığından kliniklerde belirgin bir düzelme saÄŸlıyor’ ÅŸeklinde konuÅŸtu.
HAYAT KALİTESİ DÜZELMEYEN HASTALAR CERRAHİYE YÖNLENDİRİLİYOR
Reflüde cerrahi tedavilere de deÄŸinen Kar, ‘Medikal tedavi önerilen hastalarda erken yaÅŸ çok önemli bir faktör. Şöyle ki 25 yaşındaki bir hasta devamlı bir mide ilacı kullanmak zorunda kalabilir. Hastaların ortalama ömrünü 80 olarak düşünürsek 50-60 sene ilaca mahkum bırakmak doÄŸru bir davranış deÄŸil. Bu gibi durumlarda ameliyat gündeme gelebiliyor. Çünkü uzun dönem ilaç kullanımı mide emilimini bozabildiÄŸi gibi kalsiyum, demir eksikliklerine de neden olabiliyor. Buna baÄŸlı kemik problemleri ve kansızlık gibi sorunlar baÅŸ gösterebiliyor. EÄŸer kısa süreli ilaç kullanımları, yaÅŸam ÅŸekli, beslenme ve egzersizle problemler giderilebiliyorsa baÅŸka bir tedaviye gerek görülmez. Ancak tüm bunlara raÄŸmen ÅŸikayetler geçmez, göğüs sıkışması, ses kısıklığı gibi ÅŸikayetlerle beraber reflü krizleri de artarsa o zaman cerrahiyi gündeme getirmek gerekir. Ameliyatta yemek borusu ile midenin birleÅŸim yerine mürekkep okkası gibi kapakçık mekanizması oluÅŸturuyoruz. Bu kapalı yani laparoskopik olarak yapılan bir ameliyattır. Ortalama 45 dakika sürmektedir. Hastalar hastane ortamında 1 gün gözetim altında tutuluyor ve aynı gün ilaç kullanmayı kesiyorlar. Bu hastaların bu ameliyatlardan sonra hayat kaliteleri ciddi anlamda düzeliyor ve bir daha ilaç kullanmalarına gerek kalmıyor. Nüksler birçok faktöre baÄŸlı olmakla birlikte yapılan cerrahinin kalitesi ile oldukça ilgilidir. İyi bir ameliyattan sonra nüks oranı yüzde 2-3’lere kadar düşebiliyor. Ameliyattan sonra da orada yeni bir kapakçık mekanizması oluÅŸturulduÄŸu için hastaların diyet uyumu gerekiyor. Birkaç hafta sıvı – yumuÅŸak gıdalarla beslenme, birkaç ay içinde de porsiyonları azaltarak normal gıdaya geçilebiliyor.’ ÅŸeklinde bilgi verdi.